‘’Onlar rastlantısal olaylar değil ciddi zihinsel eylemlerdir; bir anlamları vardır; iki farklı niyetin eşzamanlı eyleminden - ya da daha doğrusu karşılıklı olarak birbirine zıt eyleminden- doğarlar.
…
‘Bir anlamı olmak’la ne demek istiyoruz? Dil sürçmesi ürününün belki de kendi hedefini gözeten, tümüyle geçerli bir ruhsal eylem, içeriği ve önemi olan bir söz sayılmaya hakkı olduğunu.’’
Freud (1915-1917)
Günlük hayatta bazen heyecanlı bir konuşma yaparken, bazen yorgun argın günlük işlerimizi devam ettirirken, bazense ortada hiçbir neden yok gibi görünürken dilimizden dökülen veya kağıda dökülen yanlış kelimeler, birbirine geçik bitişik kelimeler, unutulan kelimeler ve daha niceleri… Bunlar rastgele eylemler midir? Yoksa bir amaca mı hizmet ederler?
Sürçmeler tamamen tekinsizdir, bastırılanın geri dönüşüdür. Sürçmelerde kelimelerin tekinsiz anlamları, zıt iki şey olarak çatışmada beraber yer alır. Çatışmanın tarafları kendi kabul edilemez istek, arzularımızdan kaynak alan fikirlerimiz ile karşıdakilerin fikirleridir. Bu çatışma dil aracılığı ile ifade ve doyum yolu bulur. Anlam ise niyetle bağlantılıdır. Niyet ne kadar gizlenirse çatışma o kadar büyük olur. İç içe geçmiş kelime sürçmelerinde olduğu gibi. Peki bu bilgilerin ışığında; sizce insan gerçekten kendi zihninin efendisi midir? Yoksa evimizde varlığını sezdiğimiz fakat kim olduğunu bilmediğimiz bir yabancı mı yaşıyor?
Kaynak: Freud, S. (1915-1917). Ruhçözümlemesine Giriş Konferansları.
Görsel: @mudaichan_urbex
Comments